2 Eylül 2009 Çarşamba

nasıl mı tanıştık?


tarih: eylül 2006

mekan:Eskişehir tren garı

kişiler:İpek,Efe ve lüzumsuz kalabalık

Güzel sanatlar fakültesini kazanmış,kaydımı yaptırmış içimde kolbastı oynayan bir coşkuyla eve dönmek üzere trene biniyorum.3.pulmandayım.yerime bir geliyorum ki koltuk ters! ben asla ters gidemem ki.nasıl dikkat etmedim diye kızıyorum önce kendime sonra diyorum ki,ters de giderim nolucak?rüya gibi bir okul kazanmışım,kaydımı yaptırmışım,eskişehir'i şimdiden çok sevmişim,bir koltuk mu mutluluğuma engel olacak.koltuk sevdalısı biri değilim neticede yani.ama bir taraftan da hafif yusuf durumları yok değil,dua ediyorum karşım boş olsun da oraya geçeyim diye.5 dakika geçiyor geçmiyor,hoopp karşımda bir adam. Efe! gayet rahat,takıyor ipodunu kulağına,dünya umrunda değil,bangır bangır müzik dinliyor.arada bir de kesiyor beni,farketmiyor değilim.bir ara bende bakıyorum dikkatlice,hoş çocuk aslında,çaktırmadan bana bakma çabaları da hoşuma gitmiyor değil.hafif bi öküzlük var ama efe de.neyse banane onun öküzlüğünden diyorum,çıkarıyorum kitabımı okumaya başlıyorum.bu çabalarım beyhude,aklım öküzde,yanlış anlaşılmasın koltuğunda.keşke bozuyukte inse de geçsem oraya diyorum.çaktırmadan tekrar bakıyorum,bozuyukluye de benzemiyor ki.içimden derin bir sıçtık çektikten sonra kitaba gömülüyorum.

öküz,ters koltuk,öküzün kulaklığından yükselen opeth şarkıları derken tıngır mıngır bozuyuk'e gelıyoruz.midem hiç hoş değil.kusarsam rezil olurum düşüncesini aklımdan çıkarmaya çalışıyorum,idare ederim birşey olmaz diyorum,olmlu düşünce gücünden faydalanma çırpınışlarım da sonuç vermiyor.midem bir ağzıma geliyor bir götüme iniyor.bıraktım kitabı,dışarı seyrediyorum.ters gidiyorken,insanın midesi bu haldeyken dışarıyı seyretmesi de cidden pek yaratıcı.
bir ara yer değiştirmeyi teklif etsem diyorum ama gözümde o hala bir öküz,reddeder muhtemelen o zaman hem rezil olurum hem de uyuz olurum diye düşünüyorum.dişimi sık sık nereye kadar,beklenen an geldi.evet,midem ağzımda!kendimi tuvalete nasıl attığımı bilmiyorum, midemi tuvalette bıraktım,elimi yüzümü yıkadım ama artık daha iyiyim.kapıyı açıyorum ki karşımdaki öküzle burun burunayız.kesin çişi gelmiştir diye düşünüyorum bokun.ama birden iyimisin diyor,şaşırıyorum donup kalıyorum.restorana gidelim,birşeyler yesen iyi olur diyor.öküz gidiyor yerine düşünceli bir adam geliyor.peki diyorum içten içe sevinerek.oturuyoruz,ne oldu diye soruyor.al işte yine öküz,sanki anlamadın zaten rezil olmuşum,deşiştirmenin alemi ne?ters gitmeyi sevmiyorum,aslında dayanamıyorum diyorum.keşke söyleseydin yer değiştirirdik diyor.gülüyorum.açıkcası karşımda öyle umursamaz oturuyordun ki,bu öküz kesin tersler beni diye düşündüm diyorum.efe çok güldü bu cümleme ben de aynı çoklukta utandım.ama içimde kalmıştı,söyledim rahatladım.

neyse bir süre daha kelime oyunlarına devam ettik, gülüştük derken hiç farkında olmadan istanbula gelmişiz bile.. aslında o an içimden bir daha geri dönüp takrar aynı yolu bu şekilde gelsek ya diye geçirdim :) kusmaya bile razıydım.telefon numaralarımızı, maillerimizi vererekten öpüşüp ayrıldık. bu ayrılığın ileride büyük bir birleşmeye dönüşeceğini bilmeden ayrıldık.aslında ayrılmamışız, birbirimize toslamak için sadece biraz gerilip koşmaya başlamışız...

sonra ne mi oldu? yakında..

İPEK...

5 yorum:

Adsız dedi ki...

pehh.. hep istemişimdir bindiğim otobüste, uçakta, trende vs hayatımın aşkını bulmayı. ama nerdeeeeeeeeeeeee....

ne güzel be beğendim, hoşuma geldi, imrendim, ama kıskanmadım yanlış anlaşılmasın :))
eğlendim devamını bekliyorumm İpek&Efe :))

sentekbizikimiz dedi ki...

@muffin: bana da romantik gelirdi hep böyle şeyler,isterdim de çok.üstelik o zaman secret bile yoktu piyasada:=)geldi buldu işte beni şapşal sevgilim,kızsam da küssem de iyi ki buldu ama:=)sevgiler.-ipek

Adsız dedi ki...

ohh valla ne güzel adınıza sevindim:)) 3 yıl olmuş artık yıllanmışsınız :P

olsun ama en güzeli en güzeli :)))

Eliza Doolittle dedi ki...

Yaa harikasiniz ne guzel bi blog olmus bu! Sabah sayfami actim baktim yeni izleyiciler gelmis beni senlendirmis, bir goz atip cikayim dedim ama tum yazilar bitmeden bana rahat yok belli!! Oykunun akisi acisindan cok uymasa da, tren muhabbeti acisindan Before Sunrise'i hatirladim. Izlediniz mi hani Julie Deply ile Ethan Hawke eurorail'de tanisir? Hatta gercek zamanli 10 yil sonra da, ilk tanismadan 10 yil gecmis olarak Before Sunset versiyonunu cektiler ayni ekip...

Adsız dedi ki...

Vıııyyy çok etkileyici.Yalnız efe düşüncesinden degil seni beğendiğinden konuşma başlatmak için iyimisin demiştir hea :D

sevdiceklerimiz